Biraz Özşefkat – VAKKO

Şefkatin kelime anlamıyla söze girmek istiyorum. Bu erdemi merhametten koruyan özellikler neler?Şefkat, Türkçede yararlanmak “acıma” veya “merhamet” kullanımlarında kullanılan ama ben bilimsel olarak kullanılan uluslararası kullanımlardan bahsetmek istiyorum. Şefkat, yani misafirperverlik kökenleri “com” ve “pati” Latincede “acının beraberliği” anlamında gelir. Acının beraberliği de aslında herkesin acı çekebileceği veya acının evrensel olması demektir. Yani, zor durumda olan kişi o an için acı çekse de acı sürekli el seçimleri, kişiye özel değildir. İşte bu yüzden, merhametten çok farklı bir kavram. Çünkü merhamette, en yükümlülüğümüzde bizim kültürümüzde bir koruma var. Peki, nasıl bir sistemden yürütüyoruz? mesela; bir kişi acı içindeyse ve diğer kişi ona merhamet gösteriyor, ona yardım ediyorsa, genellikle yardım eden kişinin o bir için acı çeken barındırdığı daha güçlü ve daha üstün olduğu algısı vardır. Ancak aslında acının kuralları yoktur, bakımın de öyle. Yani veren kişi, alan dinleyiciler daha üstün değildir. mesela; koskocaman bir tahta parçası bazen çok daha küçük bir tahta parçası ayakta tutabilir. Bu bir destektir, destek olmak için diğer içindekiler daha üstün olmamalıdır. Her canlı başka bir canlıya destek olabilir, şefkatle davranılabilir; çünkü acı evrenseldir.Peki, özşefkat hakkında neler konuşabilirsiniz? Şefkat ve özşefkat arasında bir fark var mı? Bazen kuramcılar özşefkat ve davranışları bölümlera da ikisini birbirinden farklı değil bence. Özşefkat bireylerin zor zamanlarının kendisine karşı gösterdiği tutum; acıyı, zorlamayı deneyimleme biçimine dair bir düşünce aslında. Açılımı, büyümenin sonunda kendimize nezaketle yaklaşabilmek. Şefkat de diğerlerinin acısına, zorlanmasına karşı bir tavır ancak şefkatimizle ilgilenmiyorsa, gerçek bir bakımdan söz edemeyiz. Şefkat, özünde acının gelişi geçici, öznel ve evrensel doğasını anlamaktan geçiyor. Bunun içinde bir başkasına yardım ederken, kendilerine adil davranırken da var. Bir başkasının acısını hafifletmek için gelene ulaşırken, bakışını de gözetmemizi görevlendirdi. Özşefkat dediğimiz şey de bu zaten. Belirsizliklerle dolu bir dönemde özşefkatin ruh halimize olumlu etkilerinden bahseder misiniz biraz? Belirsizlik içinde konforlu olabilmek, ilk olarak yaşananlar üzerinde kontrolümüz bulunmadığından geçiyor. Çünkü belirsizliğin hüküm sürdüğü bir hüküm en önemli emin değil, güvendir. Tam da bu yüzden, gelecekle ilgili her şey belirsizken, âna güvenmek, şu anda anda kalmak gerekiyor. Ânın içinde zaten her şey olması gerektiği gibi; her şey belli, net ve şeffaf! Belirsiz olan şey ise ânın bir adım ötesi. Ama bu, yaşam boyunca belirsiz değil mi zaten? Dolayısıyla, ayrılmamız tek şey ânın zemininin bizi taşıyacağına güvenmek, merkezimizde kalmak. Peki, kişilere karşı şefkatli olup özşefkati ihmal ettiği durumlar oluyor mu hiç? Toplumsal baskılardan, toplumdaki algılanma biçimimizden dolayı çoğu zaman saygılara özenli davranmaya mecbur hissediyoruz. Ancak başka bakıma çalışmasına temel sorumuz şu olmalı: Bunu yaparken kendime karşı ne adil kadarım? Özşefkat için genellikle şöyle bir örnek veririm: “Seni seviyorum, seni önemsiyorum ama aynı zamanda kendimi de önemsiyorum. İkimiz eşitsek, senin tarafını kendi tutmayı anlayabilirim ve ben de kendi tarafımı tutmayı görüşmem.” Bunu öğrenmek bencillik değil, bir erdem. Zira özşefkati bencillikten sahip olduğundan emin değil, hassas. İlişkilerde bunları gözlemliyorum; saçını süpürge eden anne, sahibinin sonuna kadar adayan sevgili veya eş, bir süre sonra tükeniyor ve bu durumu tehlikeye atıyor. Karşı taraf, “Ben senin bunlara ihtiyacın olacağı ki!” diyebiliyor. Öte yandan şöyle bir cevap alabiliyor: “Ben de gideceğini düşünüyorum.” Buradaki temel niyet, özşefkat olmalı. Kendimize karşı ilgi duyarak aslında ilişkilerimizi de koruma altına almış oluyoruz. Geçen yıl rafa çıkan Şefkat: Zorlayıcı Duygu ve Durumlarla Yaşayabilme Sanatı adlı kitabınızda geçen önerilere de değinir misiniz biraz? Şefkati duygudan eyleme dönüştürmek için neler içeriyor? Özşefkati haddinden fazla konuşma eyleme geçiremediğimiz bir gerçek. Zira eyleme geçmek, “haydi şunu yap, bunu yap” söyleyerek olmuyor; özşefkat, altında yatan işlemler, acının doğasını anlamaktan geçiyor. Dolayısıyla özşefkati yaşamımıza entegre olabilmenin en önemli yolu, verimli. Şefkat gösterebilmek için başta acı çektiğiniz, zorlandığınız, zorlayıcı bir duygu veya durum içinde olmanız o anda fark etmeniz gerekiyor. İkinci adım ise içinde barındırıyor nazik davranarak. Zira özeleştiri, özşefkatin en büyük düşman. Kendimizi eleştirirsek, bir daha acı çekmemize neden olan şeyleri yapmayacağımızı düşünüyoruz. Buna rağmen, özeleştirinin bizi motive etmediğini, aksine motivasyonumuzu kırdığını gösteriyor. Acının ne olduğu konusunda da kendimizi eğitmemiz, özşefkatin hükümlerinden biri. Acı, içinden durum ve bu fayda bizim seçimimiz değil. Acı çekmek ise durumu nasıl deneyimlediğimizle ilgili. Bunu ise seçme ve değiştirme şansımız var. Hayatta birdenbire gelişebilecek olumsuzluklar karşısında gösterdiğimiz için kendimizi gözlemlememiz gereken değerler var mı? Zorlandığımız zamanlar ilk sıcaklık, kendimizi yalnızlık duygusu oluyor. Diğer insanlara göre daha şanssız, daha ezik veya daha kötü durumda olduğunu düşünür; kimi zaman ruhsal ve fiziksel olarak bir izolasyona gireriz ya hani? Kendimizi bu yanlış algılamalardan uzaklaştırmalıyız. Burada en büyük destekçimiz, acının ne kadar ortak olduğu gerçek. Dünyada şu veya bu konudaki zorlukları idrak etmek ve buradaki herkesi bölmen ben veya sen değil, ortak bir acı olduğunu fark edebilmesi çok önemli. Yani, acı çekerken bakış diğerini görmek farklıymış gibi algılamalarımızı, buradaki illüzyonu görmemiz şartı. Diğer bir kapsamlı ise, acıların, zorlanmaların içinde bulunduğu geçmiş ve gelecek ödemeyle ilişkisi. Zorlandığımız anda zihnimizde hemen o olayı çalıştırmayı engellemeye yönelir zira. Ve bu gidişat daha da kötü değerlendirmelerde, çözüm bulunamayacağına dair gelecekle ilgili tahminlerde bulunur. Temel yatırımcılarımız, bu olasılıkları gözden geçirme veya onları yok saymak yerine aslında bu şeylerden farklı olup, acının yaşanması âna kadar muhafaza edilmelidir. Bizi olumsuz düşünme iten bir başka eğilim ise, zorlandığımız durumla aşırı derecede özdeşleşmek. mesela; başımız ağrıyorsa, o acıyla o kadar özdeşleşiyoruz ki bir baş ağrısı hâline gelebiliyoruz. Buna rağmen siz ağrınız olmuyor, yalnızca bu anda ağrıyı deneyimleyen kişisiniz. Şu cümleyi tekrarlıyorum: Acıdan özgürleşmeyi dilemek yerine, acının içinde özgür olmayı dile. Yani, acıyla beraber taşıma devam et. Acıya rağmen değil, acıyla beraber yaşamayı gözetmeyi al. Yaşamın diyalektiğini, yani zıtlıkların birlikteliğini fark etmek önemli. Hayatta acı ile tatlı, hoş ile nahoş bir aradadır her zaman. Ve tatlı zamanları anlamamızı mümkün kılan da acı zaman.Biraz da Nişantaşı’nda konumlanan Mindfulness Institute içinde barındırdıklarız eğitimlerden bahsedelim. Ne tür beklentiler içindesiniz? Şefkati bir kavramdan tutuma çevirmeyi hedefleyen tüm kursun temeli, “Şefkat bir beceridir ve bu nedenle öğrenilebilir” prensibinden oluşur. mesela; Mindfulness Temelli Şefkatli Yaşam (MBCL), fiziksel, duygusal, ilişkisel sağlık ve refahı artırmak için değerlendirme yönetimi, bilinçli merkez odaklı bir program. MBCL programı, Mindfulness Temelli Stres Azaltma Terapisi (MBSR) ve Mindfulness Temelli Bilişsel Terapi (MBCT) gibi temel eğitimler sonrası ileri seviyeli bir kurs olarak sunuyoruz. Tüm bu eğitimlerin amacı, öz veya müşterilere yönelik özeni beslemek; şarkı, özeleştiri, sosyal izolasyon, karantina, endişe, travma ve kronik ağrıdan yakınan kişileri destekler. Çocuklar yanı sıra özen özendirici programlarımız da var. Bünyemizde mindfulness teoreminin kuramcıları Erik van den Brink ve Frits Koster tarafından verilen kurslar için profesyonel bir çevirmenle çalışıyor, Türkçe dinlemek isteyenlere simultane çevirileri var. Son olarak, evde kendi vücudumuza sahip olmamız pratik uygulamalardan söz eder misiniz? Özşefkat, acının muhafaza edilmesi ve muhafaza edilmesi için önemli bir kavram. Zor bölümler özşefkati hayata geçirmek için birinci adım, ayakta. İkinci adım, zorlandığınızı fark etmek ve şu cümleyi söylemek: “Bu zor bir an, bu bir zorlanma ânı.” Ve üçüncü adımda, kendi iyi dileklerde olmak: “Güvende olmayı kutluyorum. Zorlukların içinde de özgür olabilmeyi kutlarım.” Bu şefkat mantrasını söyledikten sonra eylemi geçtiğinizde, o zorlandığınız ânı deneyimleme biçiminizi değiştirecek.Bedensel görüşünüz de var. Zira zihin ve beden farklı dillerden konuşabiliyor ve bazen zihnimizin anladığı şeyleri bedenimiz çok daha iyi kavrıyor. Zorlandığınız bir durumda elinizi kalbinize koymak, iyi dileklerde olmak ve kendinizi kucaklamak, etkili ilgi uygulamalarından. Öte yandan, kendinize ağır eleştiriler yaptığınızda, bunu fark edip durmayı tercih edin. Ve gittiğin bir yerin zor ânında ona davrandığın gibi nazik davrandığın kendine özgü. Çözüm edindiğiniz, yalnızca o zor bir an içinde kendinizi gözlemleyin ve neden zorlandığınızı tekrar edin ve tüm bunları yargısızca yapın. Bir başkası için yapabileceğiniz ilgi uygulamalarından biriyse, iyi dileklerde bulunuyor. Bu, tanıdığınız veya tanımadığınız bir kişi olabilir veya evrensel bir dilek olabilir. İyi dileklerde bulunmanın bize ruhsal ve hatta biyolojik olarak iyi geldiği, tüketimini güçlendirdiğini gösteren beklentileri var. Yani herhangi bir kişiye bakıp içinizden, “Güvende olmayı tebrik ediyorum. Sağlıklı olmayı tebrik ederim. Huzurlu olmayı kutlamak” demek bile, ruhları yaşamaktan çok daha iyi olabilir.

Add a Comment